h Dolar 32,3660 % 0.14
h Euro 34,9731 % 0.14
h Çeyrek Altın 3.966,00 %-0,57
h BIST100 %
Mersin 20°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hüseyin Kar

Hüseyin Kar

01 Mayıs 2023 Pazartesi

Halkın adamı, halktan biri Vali Pehlivan

Halkın adamı, halktan biri Vali Pehlivan
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün sosyal medyada gördüm.
Aslında olağan ama ülkemizde pek sık rastlamadığımız bir fotoğraftı bu. Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, eşi Yıldız Pehlivan ile birlikte pazar alışverişine çıkmıştı. Bir vatandaş da bu durumu fark etmiş ve cep telefonu ile aslında sıradan ama ülkemiz için sıra dışı olan bu anı fotoğraflayarak paylaşmış.

Fotoğrafı görür görmez içimden ‘işte bu’ dedim. Olması gereken bu. Kentin mülki amiri, eşiyle birlikte sıradan bir vatandaş gibi pazar alış verişi yapıyordu. Olması gereken, özlenen tablo işte tam da buydu. Makamı, mevkisi, pozisyonu ne olursa olsun, kentin valisi, her vatandaş gibi eşiyle birlikte pazar alış verişine çıkmış, evinin ihtiyaçlarını karşılıyordu.

Bunu yaparken de bazı siyasiler gibi peşine fotoğrafçı ve kameramanları takarak olayı şova dönüştürmemiş, gayet mütevazi, hayatın olağan akışı içerisinde yapmıştı. Aslında Vali Ali Hamza Pehlivan’ın bu sıradışı kişiliği, kentte göreve başladığı 21 Mayıs 2022 tarihinde net bir şekilde ortaya çıkmıştı.

12 Mayıs tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Şırnak Valiliğinden Mersin Valiliğine atandıktan sonra 21 Mayıs’ta Mersin’de göreve başlayan Vali Pehlivan, daha kente ayak basar basmaz, makamına bile geçmeden ilk ziyaretini şehit ailesine yapmıştı. Dün gibi hatırlıyorum, akabinde kırsal mahallelerdeki vatandaşları ziyaret etmiş, Yörük vatandaşlarla bir araya gelmişti.

Mersin’de göreve başladığı ilk günden bu yana mütevaziliği, samimiyeti, çalışkanlığı ve
kentin sorunlarına olan akılcı yaklaşımı ile taktir gören Vali Pehlivan, son derece samimi bulduğum pazar alış verişiyle de gönüllerdeki yerini pekiştirdi. Eminim ki, elindeki poşetle Valiyi pazarda gören vatandaşlar, ‘İşte bu, içimizden biri, halkın adamı, helal olsun’ demeyi aklından muhakkak geçirmiştir. Vali Pehlivan’ın bu davranışı umarım üst düzey tüm bürokrat ve siyasetçilere de örnek olur.

Çünkü dokunmak ve dokunulmanın verdiği hazzın tarifi yoktur. İnsanlara dokunmak, onlarla hasbıhal etmek, gönüllerini fethetmek, sevinçlerini paylaşırken acılarına ortak olmak meziyetlerin en güzeli olsa gerek.
İşte bütün bu güzellikleri barındıran Vali Pehlivan, Mersin halkının gönlünde taht kurmuştur.

Sadece Mersin halkının değil, 6 Şubat depremi sonrası koordinatör vali olarak görevlendirildiği deprem bölgesinde de aynı yaklaşımı sergilemiş, oradaki vatandaşların da büyük sevgisini kazanmıştır Vali Pehlivan.

Bir Mersinli olarak başta belediye başkanları ve milletvekilleri olmak üzere tüm yöneticilerden aynı yaklaşımı görmeyi umut ederken, Vali Ali Hamza Pehlivan’a hayatı boyunca sağlık, mutluluk ve meslek yaşamında başarılar temenni ederim.

 

 

 

Devamını Oku

Dağ fare doğurdu!

10

BEĞENDİM

ABONE OL

Milyonlarca emeklinin gözü kulağı, bugün açıklanan aralık ayı enflasyon rakamlarının yanı sıra, Cumhurbaşkanının kabine toplantısı sonrası yapacağı ’emekliye zam’ açıklamasındaydı.

Günlerdir bu konu öyle pompalandı, öyle gündeme getirildi ki, 13 milyon emekli hiç olmadığı
kadar büyük bir beklenti içerisine girdi, umutlandı.

Hükümet yetkililerince öyle ifadeler kullanıldı ki, emeklinin ağzı kulaklarına vardı.

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Önümüzdeki günlerde inşallah memur ve
emekli maaşlarında düzenlemeler yapılarak vatandaşımızın alım gücünün azalmaması için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye gayret ediyoruz” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise çıtayı daha da yükselterek, “Memurumuzu
bugüne kadar koruduk bundan sonra da korumaya devam edeceğiz. Emeklilerimizi memnun
edecek bir çalışma olacağına ilişkin benim de kanaatim çok yüksek” açıklamasında bulundu.

Ve nihayet beklenen an geldi, medyada ‘müjde’ olarak pompalanan emekliye zam oranı,
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bugün akşam saatlerinde açıklandı..

Açıklanan zam oranlarına baktığımızda, ‘dağ fare’ doğurdu demekten kendimi alamadım.

Memura ve 2 bin liranın altında emekli maaşı alanlara, nispeten ‘yetmez ama evet’ dedirten
türden bir iyileştirme yapıldı.

En düşük emekli maaşı 2500 lira olarak belirlendi. Bunun üzerine enflasyon farkı da eklenince,
3000 liranın altında emekli maaşı kalmayacak.

Memur ve memur emeklisinin maaşlarına ise yüzde 30’un üzerinde, yani yılın ikinci yarısı için
açıklanan yüzde 25’lik enflasyon oranının üstünde bir artış yapıldı.

Peki bu kapsamın dışında kalan diğer emeklilere ne verildi?
– Koca bir ‘hiç’.
‘Sen enflasyon oranı kadar bir artışla yetin’ denildi.

Açıklanan bu rakamlarda hak ve adalet nerede?
Bu kadar emeklinin suçu, günahı, daha fazla çalışmak ve devletine daha çok prim ödemek mi?

‘Dağ fare doğurdu’. Hem de ne fare…
Umut verdiniz, beklenti içerisine soktunuz, sonrası koca bir hayal kırıklığı.

Keşke insanları bu kadar umutlandırmasaydınız da her yıl olduğu gibi emekli, ‘enflasyon artışı’
kadar maaş zammı alacağını bilip, dondurucu soğukta nöbet tutan o asker gibi yaşayıp
gitseydi.

‘Beni vaadiniz öldürdü’

Rivayet odur ki; kral, dondurucu bir kış günü gecenin soğuğunda nöbet tutan bir muhafıza
sormuş:
– “Üşüyor musun muhafız?”
– “Ben soğuğa alışkınım kralım” demiş muhafız.
– “Olsun, ben yine de sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim” demiş ve gitmiş. Lakin
emir vermeyi unutmuş.
Ertesi gün nöbet yerinde muhafızın soğuktan donmuş cesedini bulmuşlar. Muhafız nöbet
yerinde bulunan duvara bir yazı yazmıştı.
– “Kralım ben soğuğa alışıktım, beni soğuk değil, sizin sıcak elbise vaadiniz öldürdü”
Türlü vaatlerle, insanları umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin. Çünkü insan,
bekletildikçe değişir. Beklettiğiniz kişi hakkınızda telafisi imkansız olumsuz düşüncelere girer.

 

 

Devamını Oku

Dolar yiyen inek…

Dolar yiyen inek…
17

BEĞENDİM

ABONE OL

Şarkıdaki gibi: Hani herkes arkadaş, hani oyunlar sürerken…
Hani biz çocukken sıkça dilimize dolanan bir tekerleme vardı:
Süt nerede?
– İnek içti.
İnek nerede?
– Dağa kaçtı.
Dağ nerede?
– Yandı bitti kül oldu..
Günümüzde bu tekerleme süte, yoğurda, yumurtaya gelen fırsatçı zamlarla değişti..
Artık bu tekerlemeyi şöyle ünlememiz gerekiyor: Dolar nerede? İnek yedi. İnek nerede?
Süt verdi. Süt nerede? Yoğurt oldu. Yoğurt nerede? Kura endeksli fiyat artışıyla elde kaldı.
Biraz vicdan, biraz insaf! Lokantacı düne kadar 25 liraya aldığı 3 kilo yoğurdun fiyatının daha bu sabah 45 liraya yükseldiğini öğrenince almaktan vazgeçti. Vatandaş yemeğinin yanında yoğurt da cacık da yiyemedi.. Şimdi bunu duyunca insanın aklına haliyle şu soru geliyor: İnek dolar mı yiyor?
Elbette kur endeksli hayat pahalılığı var ülkemizde. Elbette aracın yakıtına, hayvanın yemine, suyuna yansıyan bir maliyet artışı var.. Ama bunu fırsata çevirmek? Yoğurda, süte neredeyse yüzde 100’e varan artış yapmak ne vicdana ne ülke gerçekliğine ne de bu toplumun ahlakına yakışıyor!
Şimdi bir de stokçular türedi.. Berber, sabah müşterisine çay ikram edecek, şeker yok.. Çırağı markete gönderiyor, çocuk eli boş dönüyor. Ne oldu, hani şeker? Markette şeker yok, şeker stokta, zam bekleniyor.. Tıraşa başlayacak, jilet bitmiş. Hadi oğlum, kap gel şuradan 3 düzine jilet.. Çırak yine dükkana eli boş dönüyor, markette jilet kalmamış, zam bekleniyor o da stokta..
Biri 300 bin liralık evine 500 bin lira yazıyor.. Komşusu görüyor, ‘onunki 500 bin lira ise benim evimin içi yapılı, daha fazla eder’ diyor ve yapıştırıyor: 750 bin.. Diğeri 150 bin liralık arabasına 250 bin istiyor, ilanı gören ‘vay bizim arabanın piyasası yükselmiş, desene benim araç oldu 300 bin lira’ diyor..
Fırsatçı, stokçu, taklitçi, takipçi derken fiyatlar aldı başını gidiyor. Sonra herkes fiyatların yüksek olduğundan şikâyet ediyor. Aslında herkes kendi ayağına sıkıyor, kimse farkında değil.. Dolar artıyor ama aç gözlülüğümüz dolardan daha hızlı artıyor..
Sahi yau, inek dolar mı yiyor?

Anlamlı sözler: Deve yükü aş olsa, aça az görünür…

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.